Başkalarının duygularını, onların durumlarını aynalayarak tanırız, sonra bu aynalamanın sonucunu içgözlemle sınıflandırırız, sonunda da içgözlemle edindiğimiz durumu hedefe atfederiz: duygulanımsal bulaşma.
Bedenin Halleri Olarak Duygu (Damasio)
Yaşayan organizmalar art arda bir dizi “hal”e bürünerek sürekli değişim içinde olurlar; her bir hal, tüm parçalarında devam edegelen etkinliklerin farklı modelleriyle tanımlanır.
Kendinizi büyük bir havaalanı terminalinde hayal edin. Birçok farklı sistemden kaynaklanan sürekli bir hareketlilik görür ve duyarsınız; uçaklara binen ve inen insanlar ya da yalnızca oturan veya ayakta duranlar; ortalıkta gezinen ya da görünürde bir amaçla yürüyen insanlar; park eden, inen ve kalkan uçaklar; işlerini yapan teknisyenler ve bagaj taşıyıcıları…
Şimdi bu film karesini bir an dondurduğunuzu ya da sahnenin geniş açılı bir fotoğrafını çektiğinizi düşünün.
İşte bu dondurulmuş çerçevede ya da resimde elde ettiğiniz şey bir hal’in imgesi, yaşamın yapay, anlık bir kesitidir.
Eğer bir duygu, belli bir beyin sistemini harekete geçirmiş olan belirli zihinsel imgelerle bağlantılı beden halindeki bir değişiklikse, bir duyguyu hissetmenin esası, bu değişikliklerin, döngüyü başlatan imgelerle yan yana olarak yaşanması deneyimidir.
Başka bir deyişle, bir his, ana bedenin bir imgesiyle, başka bir imgenin (bir yüzün görsel imgesi, bir melodinin işitsel imgesi gibi) yan yana gelmesine bağlıdır.
Bir hissin alt tabakası, nörokimyasal maddelerle eş zamanlı olarak başlatılan bilişsel süreçlerdeki değişikliklerle tamamlanır.
Devamını oku: Sinirbilim
Tartışma
Henüz yorum yapılmamış.