PsikeArt‘ın Annelik sayısında (Mayıs Haziran 2018) yayımlandı.
Sevgili Cengiz’e ve Cumartesi Annelerine
Siyasal’ın yanından Basın Yayın’a doğru üstünde gri bir paltoyla hayalet gibi süzülen genç bir adam olarak hatırlıyordum Cengiz’i. O sıralar Cumhuriyet Yurdu’nda kalıyordum. Yine aynı bölgede yer alan Eğitim Fakültesi’nden arkadaşlar onun sol bir “siyaset”in yöneticilerinden olduğunu söylemişlerdi. Sonra çok yıllar geçti, ben tıbbı bitirdim, mecburi hizmet yaptım, ihtisas için Bakırköy’e geldim. Derken bir gün orada Cengiz’e rastladım. Cengiz cunta günlerinde uzun süre çok zor şartlarda saklanmış, aç susuz uykusuz günlerden; yakalandıktan sonra da işkencelerden geçmiş, oralarda bir yerde ciddi bir ruhsal hastalığa yakalanmıştı. Cengiz’i Bakırköy’de birlikte ihtisas yaptığımız arkadaşım Erdoğan’ın (Özmen) Ankara’dan tanıdığını ve onun tedavisine yardımcı olduğunu bu vesileyle öğrendim. Erdoğan’ın ilgisi ve dostça hekimliği sayesinde Cengiz (Türüdü) çok uzun süre hastaneye yatmadan, ama kendisi de ilaçlarını düzenli kullanarak, hastalığın yıkıcı etkilerinden bir ölçüde korunabildi ve insanca bir hayat sürebildi. Son zamanlarda, babasını daha erken, annesini iki yıl kadar önce kaybetmiş, ruhsal ve bedensel hastalıkları olan bir kardeşle yalnız kalmış olmasına rağmen, ilaçlarını alıyor, evi idare ediyor, düşünüyor, okuyor. Hatta söyleşilerden oluşan ikinci kitabı bu yenilerde çıktı (Hayat Üzerine Diyaloglar, Naim Kandemir ile birlikte. Birlikte ilk söyleşi/kitapları olan İnziva Diyalogları da Notabene Yayınları’ndan çıkmıştı).

Cengiz geçen gün gene aradı. Kardeşi diyabet vb. sorunları yüzünden hastaneye yatırılmıştı. Son zamanlarda sık tekrarlıyordu sanki bu. Önceki akşam akrabalarının uğradığını söyledi. “Pek yalnız bırakmıyorlar sizi” dedim. “Bizde akrabalık ilişkileri önemlidir, amcalık, dayılık, anneannelik, teyzelik, halalık önemlidir. Anadolu bilgeliğinin bir yönü böyledir. Annemi biliyorsun, beni koruyan kollayan; iyileştiren ilaçlar değil, annem oldu” dedi. “PsikeArt’ın son sayısı Annelik üzerine olacak, bu söylediklerini anlatayım” dedim. Hep söylenir: Cunta zamanlarında herkes bir yere dağılmış, işkencede, mapusta acıda iken, Cengiz gibi birçok devrimcinin yanında neredeyse sadece anneleri vardı. “Olur tabii, İnziva Diyalogları’nda da var” dedi Cengiz. Konuşmadan sonra kitabı tekrar açıp baktım: Bir bölüm Cengiz’in sevgili annesi Fatma Teyze’ye ayrılmıştı.