//
Arşiv

Bowlby

This tag is associated with 3 posts

Bowlby ile Robertson’un Anne-Çocuk Ayrılması Üzerine Kuramsal Tartışmalarının Anlatılmayan Öyküsü

“Karşılaşmalar” sayfasında yayımladığım makaleyi “Yazılar” sekmesine ekledim ve böylece “Son Posta” olarak öne çıkmasını istedim. “Karşılaşmalar” sayfasında daha sonra Bohm’un yaşadıkları ile ilgili daha geniş başka bir yazıya geçmeyi umuyorum.

Makale: Van Der Horst FCP, Van Der Veer R. Separation and Divergence: The untold story of James Robertson’s and John Bowlby’s theoretical dispute on mother-child separation. Journal of the History of the Behavioral Sciences 2009;45(3):236-52).

Bağlanma kuramının tarihinde James Robertson (1911-1988) ve John Bowlby’nin (1907-1990) adları genellikle birlikte anılır. Robertson ve Bowlby 1950’lerin başlarında ayrılık teması üzerinde çalışırken, çocuğun anneden ayrılmayı takiben tepkilerinde üç evre belirleyerek gelişimsel psikolojide önemli bir dönüm noktasına ulaştılar ve bunları “protesto” (protest), “umutsuzluk” (despair) ve “inkar” (denial) diye adlandırdılar. Bu sırada dışarıdan bakıldığında Bowlby ve Robertson tam bir uyum içinde çalışıyorlar, temelde aynı görüşleri paylaşıyorlarmış gibi görünüyorlardı. Bu izlenim ortak kariyerlerinin başında doğruydu da, fakat sonraki yıllarda bir takım kuramsal konularda uyuşamadılar ve kişisel ilişkileri epey gerginleşti. Gerçi Bowlby kitaplarında Robertson’u kuramsal ve pratik başarılarından ötürü övmeye gayret etti. Onun başlıca kaygısı galiba uyuşmazlıklarının halka mal olması ve bunun kuramsal rakiplerinin ekmeğine yağ sürmesiydi. Robertson’a mektuplarından birinde Bowlby bu kaygıyı açık bir şekilde ifade etmiştir:

Birlikte yararlı bir tartışmaya girebilmeyi umut ediyorum, çünkü korkarım ki bunu yapamazsak yanlış anlamalar çoğalacak ve belki de kamuoyuna mal olacak, bu da ancak ikimizin çalışmalarına ve geliştirmeye çalıştığımız sosyal değişmelere karşı çıkmakta olan insanları rahatlatacaktır.

Yalnızlık

PsikeArt, Eylül Ekim (11) 2010 (yalnızlık), sa. 11-19

Giriş

Şöyle bir sahne hayal edelim (Bu sahneyi kimden ödünç aldığımı hatırlamıyorum, Adam Philips olabilir, ancak fikir Winnicott’undur): Evin salonunda anne ve küçük çocuğu sessizce oturmaktadır. Anne koltukta örgüsünü örmektedir, çocukla bir ilgisi yok gibidir. Çocuk da halının üstünde oyuncaklarıyla kendi kendine oynamaktadır, o da anneye ilgisiz görünmektedir. Az sonra anne aklına bir şey gelmiş gibi kalkar ve mutfağa doğru seyirtir. Çocuk oyundan başını kaldırmadan, göz ucuyla annenin çıkışını izler ve oynamaya devam eder. Odada yalnızdır. Herhangi bir huzursuzluk belirtisi göstermemektedir, çünkü az sonra annenin işini bitirip geleceğini, onu odada uzun süre yalnız bırakmayacağını “bilir” (belki bilişsel değil, sezgisel ya da yaşantısal bir şekilde). Bu sahne, yalnız olma kapasitesini anlatır.

yalnızlık

Okumaya devam et

AYRILIK

PsikeArt, Temmuz Ağustos (34) 2014 (ayrılık), sa.

Bağlanma ve Ayrılık: Bowlby ve Robertson “Vakası”

PsikeArt için bir konu belirlenip yazı talep edildiğinde, önce o konuyla ilgili bulabildiğim makaleleri okumaya, kitaplara göz atmaya çalışırım. Genelde hepsi bitmez tabii, çoğu eksik, okunmadan, hatta bakılmadan kalır, ama seçerek okuduğum birkaç makale, konuyu düşünmeme ve üstünde bir şeyler karalamama yeterli olur. Ayrılık üzerine yazmaya başlarken de birkaç makale okudum. Bunlardan özellikle birini,

ayrılık

Okumaya devam et

İletişim

444 7000
Salı: 09:00-18:00
Perşembe: 09:00-18:00

Kategoriler

Blogdaki Yazıların ve Görsellerin Yasal Kullanımı Hakkında

© Hakan Atalay ve hakanatalay.wordpress.com. 2011-2019.

Bu malzemenin bir açıklamada bulunmadan ve yazardan yazılı izin almadan yetkisizce kullanılması ve/veya çoğaltılması yasaktır. Özgün içeriğe uygun ve özgül bir yönlendirme yapılması, [Hakan Atalay]ın ve [hakanatalay.wordpres.com]un tam ve açık kaynak gösterilmesi hallerinde alıntılar ve bağlantılar kullanılabilir.

Akbank Sanat'ta Yapay Zeka ve Aşk üzerine panel.
FB TV'de Depresyon üzerine söyleşi.
Follow Hakan Atalay on WordPress.com